https://islamansiklopedisi.org.tr/zeccac
241 (855) veya 230 (844) yılında Bağdat’ta doğdu ve burada yaşadı. Küçüklüğünden beri cam işleriyle uğraştığı için “Zeccâc” lakabıyla tanındı. İlme olan hevesi dolayısıyla Bağdat’taki ilim meclislerine gidip gelmeye başladı. Başlangıçta Kûfe mektebinin önde gelen ismi Sa‘leb’in derslerine devam ederek onun gözde öğrencileri arasında yer aldı. Bir süre sonra Basra mektebi lideri Müberred Bağdat’a gelince hocası Sa‘leb, soracağı sorularla onun ders halkasını karıştırması için zeki öğrencisi Zeccâc’ı görevlendirdi. Sorduğu sorulara verdiği cevaplarla kendisini susturan Müberred’in zekâsına ve tartışma üslûbuna hayran olan Zeccâc ölümüne kadar onun yanından ayrılmadı. Ancak Müberred parasız okutmuyor, aldığı ücretin karşılığı kadar ders anlatıyordu. Günlük 1,5 dirhem geliri bulunan Zeccâc, Müberred’e kendisini yetiştirmek şartıyla her gün 1 dirhem vermeyi vaad etti ve bu vaadini yerine getirdi. Müberred’den Kitâbü Sîbeveyhi’yi öğrendi ve hocası ile arasında güçlü bir bağ meydana geldi. Müberred de Zeccâc’ı diğer öğrencilerinden üstün tutuyor, onun hazır bulunmadığı meclislerde ders yapmıyordu (İbn Hallikân, I, 49-50). Zeccâc’ın hocası ile olan bu ilişkisi ona büyük faydalar sağladı, hocasının aracılığıyla ders okuttuğu öğrencilerden bol miktarda gelir elde etti. Yine hocası vasıtasıyla Vezir Ubeydullah b. Süleyman’ın oğlu Kāsım’a ders verdi; ileriki yıllarda vezirlik makamına yükselen bu öğrencisinden 20.000 dinarlık büyük bir servet edindi (Hatîb, VI, 615-616). Dokuz Abbâsî halifesi döneminde yaşayan Zeccâc’ın kaynaklarda sadece Halife Mu‘tazıd-Billâh ile münasebetinden söz edilir. Halife Mu‘tazıd veziri Kāsım’dan, kâtiplerinden Ebû Ca‘fer Muhammed b. Yahyâ b. Ebû Abbâd’ın kendisi için yazdığı, içinde çeşitli çizelgelerin yer aldığı Câmiʿu’l-manṭıḳ adlı lugatın anlaşılmayan yerlerini açıklayacak bir âlim bulmasını istemiş, o da bu işi Zeccâc’a havale etmiştir. Zeccâc, Mâ Sümmiye (Füssire) min Câmiʿi’l-manṭıḳ adıyla yazdığı şerhi öğrencisi vasıtasıyla Halife Mu‘tazıd’a göndermiş, bu çalışmanın karşılığında kendisine 300 dinar verilmiştir. Sağlam bir inanca sahip olan ve Hanbelî mezhebini benimseyen Zeccâc Bağdat’ta vefat etti (Yâkūt, I, 130).
Zeccâc, Arap grameri ve lugatıyla Arap edebiyatı alanındaki öğrenimini bizzat Sa‘leb ile Müberred’den almış, dolayısıyla Kûfe ve Basra mekteplerini ilk kaynaktan öğrenme fırsatı bulmuştur. Müberred’e olan bağlılığından dolayı Sa‘leb’in el-Faṣîḥ adlı kitabına on yerde itirazda bulunmuştur (Yâkūt, I, 139). Kendisi de Bağdat’ta büyük şöhrete ulaşmış ve çok sayıda öğrenci yetiştirmiştir. İbnü’s-Serrâc, Nehhâs, Ebû Ali el-Kālî, Mes‘ûdî, Muhammed b. Ahmed el-Ezherî, Hasan b. Bişr el-Âmidî, Ebû Ali el-Fârisî, Rummânî onun önde gelen öğrencilerindendir. Ebü’l-Kāsım ez-Zeccâcî kitaplarında çok bağlı olduğu hocasının görüşlerini nakletmiş, bu bağlılığı sebebiyle de ona nisbet edilmiştir. İyi bir dil âlimi olan Zeccâc zamanla Basra gramer ekolünün Bağdat’ta yükselmesini sağlamış, gramer ve dil alanında çalışma yapanlar onun görüşlerine sık sık başvurmuştur. Zeccâc, harflerinin çoğu benzer olan kelimeler arasında etimolojik ilişkinin varlığından söz etmiş, bu konuda öğrencisi Ebû Ali el-Fârisî ile onun öğrencisi İbn Cinnî’yi etkilemiştir.
Eserleri. 1. Meʿâni’l-Ḳurʾân ve iʿrâbüh (nşr. Abdülcelîl Abduh Şelebî, I-V, Kahire 1973, 1974, 1994; Beyrut 1978, 1988). Zeccâc’ı meşhur eden en büyük eseri olup on altı yılda tamamlanmıştır (285-301/898-914). Eserin mukaddimesinde müellif mâna-i‘rab ilişkisinin zaruretini, i‘rabın esas olduğunu, anlam ve yorumun bu esasa dayanması gerektiğini vurgulamıştır. Çoğunlukla aynı harflerden meydana gelen kelimeler arasında etimolojik ilgi bulunduğuna dair özgün görüşünü bu eserinde uygulamış, Kur’an’da geçen kelimeleri lugat ve i‘rab yönünden tahlil ederken etimoloji bakımından ilgili gördüğü diğer kelimeleri de zikretmiştir. Ayrıca zengin örnekler vermiş, lehçe ve kıraat farklılıklarına temas etmiş, nahivde Bağdat ekolüne mensup olmakla birlikte genellikle Basra mektebinin, özellikle Halîl b. Ahmed, Yûnus b. Habîb ve Sîbeveyhi’nin görüşlerine bağlı kalmıştır. Zeccâc’ın öğrencisi Ebû Ali el-Fârisî kitabın eleştirisi, hatalarının tashihi, eksiklerinin tamamlanması için hacimli bir eser yazmıştır. el-İġfâl (ve hüve’l-mesâʾilü’l-muṣlaḥa min Kitâbi Meʿâni’l-Ḳurʾân li-Ebî İsḥâḳ ez-Zeccâc) / el-Eġfâl fîmâ aġfelehü’z-Zeccâc mine’l-Meʿânî adını taşıyan eserde toplam 100 mesele ele alınmış, eserin yirmi dokuz meseleyi kapsayan ilk cildi Abdullah b. Ömer el-Hâc İbrâhim tarafından yayımlanmıştır (Ebûzabî 1424/2003). İbn Hâleveyh, Fârisî’nin eserine Kitâbü’l-Hâẕûr adıyla bir reddiye, Rummânî bir şerh yazmış, Yûsuf b. Hasan es-Sîrâfî ile İbn Hişâm el-Lahmî de kitapta yer alan örnek beyitleri (şevâhid) şerheden eserler kaleme almıştır. Muharrem Çelebi eser üzerine doktora tezi hazırlamış (bk. bibl.), Ali Abdülhamîd Ahmed Îsâ, Büẕûrü’l-mebâḥis̱i’l-belâġıyye fî Meʿâni’l-Ḳurʾân ve iʿrâbihî li’z-Zeccâc başlıklı yüksek lisans çalışması yapmış (Ezher Üniversitesi Arap Dili [Asyût]), daha sonra bu tez basılmıştır (Kahire 1422/2001).
2. Tefsîru esmâʾillâhi’l-ḥüsnâ (nşr. Ahmed Yûsuf ed-Dekkāk, Dımaşk 1395/1975; Beyrut 1399/1979, 1403/1983).
3. el-İbâne ve’t-tefhîm ʿan meʿânî Bismillâhirraḥmânirraḥîm. Besmele hakkında seksen soruyu ve cevaplarını kapsar (nşr. Abdülfettâh Seyyid Selîm, MMMLA, XXXIX/1 [Kahire 1416/1995], s. 49-105).
4. Mâ Yenṣarifü ve mâ lâ-yenṣarifü (nşr. Hüdâ Mahmûd Karâa, Kahire 1391/1971, 1414/1994).
5. Feʿaltü ve efʿaltü (Kahire 1325/1907; nşr. Muhammed Abdülmün‘im Hafâcî, Kahire 1368/1949; nşr. Mâcid Hasan ez-Zehebî, Dımaşk 1404/1984; nşr. Ramazan Abdüttevvâb – Subayh et-Temîmî, Kahire 1415/1995). Kelimelerin ilk harfine göre alfabetik düzenlenen eserde üçlü kök fiili ile if‘âl kalıbı arasında anlam değişikliği bulunan veya değişiklik olmadan kullanılan fiillere dairdir.
6. Sırrü’n-naḥv. Hüdâ Mahmûd Karâa eseri, ez-Zeccâc ve es̱eruhû fi’n-naḥvi ve’ṣ-ṣarfi maʿa taḥḳīḳī Sırri’n-naḥv başlıklı yüksek lisans tezinde tahkik edip (1968, Aynişems Üniversitesi) daha sonra yayımlamıştır (Kahire 1391/1971).
7. Ḫalḳu’l-insân. İnsan organizmasına ilişkin kelimeleri kapsayan bir lugatçe olup İbrâhim es-Sâmerrâî tarafından neşredilmiştir (Bağdat 1962, 1964; Mecelletü’l-Mecmaʿi’l-ʿİlmiyyi’l-ʿIrâḳī, X [Bağdat 1963], s. 106-155; Resâʾil ve nuṣûṣ içinde, Beyrut 1411/1991, s. 21-64).
8. Kitâbü’l-Envâʾ. Kadim halk astronomisi ve meteorolojisine dair kelime ve tabirleri içine alan bir lugatçedir (nşr. İzzet Hasan, Dımaşk 1427/2006).
9. Kitâbü’l-Elfâẓ (Rabat el-Mektebetü’l-âmme, Kettânî, nr. 996, vr. 135-219).
10. Kitâbü’l-İştiḳāḳ (Süleymaniye Ktp., Şehid Ali Paşa, nr. 2358/2, vr. 26-41).
11. Kitâbü Ḥurûfi’l-meʿânî (Süleymaniye Ktp., Lâleli, nr. 3740/7).
12. el-Müs̱elles̱ fi’l-luġa (S̱elâs̱etü kütüb fi’l-müs̱elles̱ât). Bir harekesinin değişmesiyle üç türlü okunabilen, aynı ya da farklı anlamlar taşıyan üçlü yapılarla ilgili bir eserdir (nşr. Süleyman b. İbrâhim b. Muhammed el-Âyîd, Mecelletü Câmiʿati Ümmü’l-ḳurâ li’l-buḥûs̱i’l-ʿilmiyye içinde III/4, Mekke 1411).
13. er-Red ʿalâ S̱aʿleb fi’l-Faṣîḥ (el-Muʾâḫaẕât ʿale’l-Faṣîḥ li-S̱aʿleb) (yazmaları için bk. Sezgin, VIII, 99). İbn Hâleveyh el-İntiṣâr li-S̱aʿleb, Mevhûb b. Ahmed el-Cevâlîkī er-Red ʿale’z-Zeccâc (nşr. Abdülmün‘im et-Tikrîtî – Subeyh eş-Şâtî, Bağdat 1980) adıyla birer eser kaleme almıştır.
Bunlardan başka kaynaklarda Mâ Füssire min Câmiʿi’l-manṭıḳ, Kitâbü’l-ʿArûż, Kitâbü’l-Ḳavâfî / Kitâbü’l-Ḳāfî fî esmâʾi’l-ḳavâfî, el-Farḳ beyne’l-müẕekker ve’l-müʾennes̱, Ḫalḳu’l-feres, Muḫtaṣarü’n-naḥv, Şerḥu ebyâti Sîbeveyhi, Kitâbü’n-Nevâdir, Kitâbü’l-Efvâh, el-Vaḳf ve’l-ibtidâʾ, er-Red ʿale’l-Müberred, Kitâbü’l-Emâlî, el-Maḳṣûr ve’l-memdûd, Kitâbü’ş-Şecere (et-Taḳrîb) adlı eserler de Zeccâc’a nisbet edilmektedir. İʿrâbü’l-Ḳurʾân el-Mensûb ile’z-Zeccâc (nşr. İbrâhim el-Ebyârî, I-III, Kahire 1383-1385/1963-1965) adıyla yayımlanan eserin Durmuş Ali Kayapınar, Ahmed Râtib en-Neffâh ve Muhammed ed-Dâlî’nin yaptığı araştırmalar sonucu Bâkūlî’ye ait Kitâbü’l-Cevâhir olduğu anlaşılmıştır.
BİBLİYOGRAFYA
Zeccâc, Meʿâni’l-Ḳurʾân ve iʿrâbüh (nşr. Abdülcelîl Abduh Şelebî), Beyrut 1408/1988, neşredenin girişi, I, 5-37.
Ebû Ali el-Fârisî, el-Eġfâl (nşr. Abdullah b. Ömer el-Hâc İbrâhim), Ebûzabî 1424/2003, neşredenin girişi, I, 17-29.
İbnü’n-Nedîm, el-Fihrist (nşr. G. Flügel), Beyrut 1964, s. 60.
Hatîb, Târîḫu Baġdâd (nşr. Beşşâr Avvâd Ma‘rûf), Beyrut 1422/2001, VI, 613-618.
Kemâleddin el-Enbârî, Nüzhetü’l-elibbâʾ (nşr. İbrâhim es-Sâmerrâî), Zerkā/Ürdün 1405/1985, s. 183-184.
Yâkūt, Muʿcemü’l-üdebâʾ, Beyrut 1400/1980, I, 130-151; V, 134-143.
İbnü’l-Kıftî, İnbâhü’r-ruvât, I, 194-201.
İbn Hallikân, Vefeyât, I, 49-50.
İbn Fazlullah el-Ömerî, Mesâlik, VII, 79-81.
Brockelmann, GAL, I, 111-112; Suppl., I, 170-172.
Şevkī Dayf, el-Medârisü’n-naḥviyye, Kahire 1968, s. 135.
Sezgin, GAS, VIII, 99-101; IX, 81-82.
Muharrem Çelebi, Me‘âni’l-Kur’ân ve ez-Zeccâc (doktora tezi, 1976), Atatürk Üniversitesi İslâmî İlimler Fakültesi, s. 167-204.
Abdülhamîd Seyyid Tılib, Ġarîbü’l-Ḳurʾân, ricâlühû ve menâhicühüm min İbn ʿAbbâs ilâ Ebî Ḥayyân, Küveyt 1986, s. 218-237.
Mustafa es-Sâvî el-Cüveynî, Medârisü’t-tefsîri’l-Ḳurʾânî, İskenderiye 1992, s. 93-103.
Abdülhüseyin el-Mübârek, “Min aʿlâmi’n-naḥvi’l-Baṣrî: Ebû İsḥâḳ ez-Zeccâc”, Mecelletü Külliyyeti’l-âdâb, Câmiʿatü’l-Baṣra, V/7, Basra 1392/1972, s. 36-63.
Ahmed Râtib en-Neffâh, “Kitâbü İʿrâbi’l-Ḳurʾân el-mensûb ile’z-Zeccâc”, MMLADm., XLIX (1974), s. 93-112.
Muhammed ed-Dâlî, “Kitâbü İʿrâbi’l-Ḳurʾân”, a.e., LXVI/1 (1991), s. 77-106.
Mey Fâzıl Câsim, “Menhecü Kitâbi İʿrâbi’l-Ḳurʾân el-mensûb ile’z-Zeccâc ḫaṭaʾen ve mülâḥaẓât ḥavle nisbetihî”, el-Mevrid, XXVII/2, Bağdad 1420/1999, s. 33-39.
Süleyman Ebû Sitte, “Kitâbü’l-ʿArûż li’z-Zeccâc”, Mecelletü’d-dirâsâti’l-luġaviyye, VI/3, Riyad 1425/2004, s. 87-186.
C. H. M. Versteegh, “al-Zad̲j̲d̲j̲ād̲j̲”, EI2 (İng.), XI, 377-378.