UYEYNE b. HISN - TDV İslâm Ansiklopedisi

UYEYNE b. HISN

عيينة بن حصن
Müellif: BÜNYAMİN ERUL
UYEYNE b. HISN
Müellif: BÜNYAMİN ERUL
Web Sitesi: TDV İslâm Ansiklopedisi
Yayımcı: TDV İslâm Araştırmaları Merkezi
Baskı Tarihi: 2012
Erişim Tarihi: 28.11.2024
Web Adresi:
https://islamansiklopedisi.org.tr/uyeyne-b-hisn
BÜNYAMİN ERUL, "UYEYNE b. HISN", TDV İslâm Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/uyeyne-b-hisn (28.11.2024).
Kopyalama metni

Asıl adı Huzeyfe olup geçirdiği bir yüz felci yüzünden gözleri küçüldüğü için “Uyeyne” (küçük gözlü) lakabıyla tanınmıştır. Dedesinin babası Bedr’e nisbetle Uyeyne b. Bedr diye de anılır. Babasının ölümünden sonra Fezâre kabilesinin reisi olmuş, Câhiliye döneminde İkinci Ficâr Savaşı’nın başlamasına yol açan Ukâz panayırı baskınını kendisi düzenlemiştir. Hz. Peygamber, Uyeyne ile ilk defa Dûmetülcendel seferi sırasında karşılaştı; o dönemde kuraklık yaşanan Benî Fezâre’ye ait Vâdilkurâ’dan emniyetle geçmesi için Uyeyne’nin İslâm topraklarındaki Tağlemeyn’de hayvanlarını otlatmasına izin verdi. Üç ay burada kalan Uyeyne kuraklıktan sonra bölgesine döndü.

Uyeyne, Hendek Gazvesi’nde Medine’yi kuşatan müşrik ordusundaki Fezâreliler’in kumandanıydı. Kuşatma uzayınca Resûl-i Ekrem, düşman ordusundan çekilmesi için Uyeyne’ye Medine’nin yıllık hurma mahsulünün üçte birini vermeyi teklif etti, Uyeyne ise yarısını istedi. Anlaşma imzalanmak üzereyken sahâbeden Üseyd b. Hudayr, Sa‘d b. Ubâde ve Sa‘d b. Muâz sonuna kadar çarpışmaya hazır olduklarını söyleyerek Resûlullah’ı bundan vazgeçirdiler. Bu kazançtan mahrum olan Uyeyne, dört ay kadar sonra (Muharrem 6 / Haziran 627) kırk adamıyla birlikte Medine-Suriye yolu üzerindeki Gābe mevkiinde otlatılan Hz. Peygamber’e ait yirmi sağmal deveyi bir gece baskınıyla ele geçirdi. Bu sırada develerin başında bulunan Ebû Zer el-Gıfârî’nin oğlunu öldürdü, Ebû Zerr’in karısını da alıp götürdü. Resûl-i Ekrem’in emriyle hemen yola çıkan bir grup sahâbî kendilerine yetişti ve Uyeyne’nin oğullarından Hubeyb ve Abdurrahman ile yeğeni Mes‘ade’yi öldürerek develerin bir kısmını geri aldı. Sahâbîler kendilerine katılmak üzere yola çıkan Resûlullah’la Zûkared mevkiinde buluştular. Gābe veya Zûkared Gazvesi denilen, vakit namazlarının “korku namazı” (salâtü’l-havf) şeklinde kılındığı bu seferde Hz. Peygamber beş gün kadar kalıp düşmanı bekledi, ardından Medine’ye döndü (bk. GĀBE GAZVESİ).

7 (628-29) yılında Resûl-i Ekrem Hayber seferine çıktığında Uyeyne ve adamlarına tarafsız kalmaları için birtakım vaadlerde bulunduysa da Uyeyne yahudilerin safında kalmayı tercih etti. Ancak Resûlullah’ın, Hayber’den önce onların memleketine yürümeye teşebbüs etmesi üzerine Uyeyne ve adamları Hayber’den ayrılıp yahudileri yalnız bıraktılar. Savaşın ardından Uyeyne Medine’ye gelerek tarafsız kalması karşılığında kendisine önerilen malları talep etti, fakat olumlu cevap alamadı. Birkaç ay sonra Medine üzerine baskın yapmayı planlayan Gatafânlılar’a Uyeyne’nin yardım etme niyetinde olduğu anlaşılınca Hz. Peygamber’in gönderdiği Beşîr b. Sa‘d kumandasındaki 300 kişilik bir kuvvet tarafından yenilgiye uğratıldı.

Mekke’nin fethinden sonra müslüman olan Uyeyne’nin fetihten önce İslâm’ı benimsediği söylenmekle birlikte kendi ifadeleri, onun hem fethe hem Huneyn ve Tâif seferlerine sırf mal ve câriye elde etmek için katıldığını ortaya koymaktadır. Tâif Muhasarası’nın ardından gelen Hevâzin heyeti esir düşen yakınlarını geri istedikleri vakit Uyeyne ile diğer bir kişi dışında herkes hissesini geri verdi. Uyeyne ise payına düşen yaşlı bir kadını ancak uzun uğraşlar sonunda iade etti. Resûl-i Ekrem, Uyeyne’ye Hevâzinliler’den elde edilen ganimetten 100 deve ile Hz. Ali’nin Yemen’den gönderdiği külçe altının dörtte birini verdi. Bu dönemde artık İslâm’ı kabul ettiği anlaşılan Uyeyne, 9 yılının Muharrem ayında (Mayıs 630) hepsi kendi kabilesinden olan elli atlı ile zekât vermek istemeyen Benî Temîm üzerine gönderildi. Benî Temîm mensupları kaçınca o bölgede yaşayan ve aynı kabilenin bir kolu olan Benî Anber’e saldırıp bazılarını esir alarak Medine’ye getirdi.

Uyeyne, Resûlullah’ın vefatından sonra irtidad edip peygamber olduğunu iddia eden Tuleyha b. Huveylid el-Esedî’ye katıldı. Onun yanında savaşırken Hâlid b. Velîd tarafından esir alınıp Medine’ye götürüldü. Medine yollarında çocuklar kendisine, “Ey Allah düşmanı! İmandan sonra küfre mi düştün?” deyince o, daha önce de Allah’a inanmadığını söyledi; ancak tekrar İslâm’ı kabul etmesi üzerine Hz. Ebû Bekir tarafından salıverildi. Uyeyne’nin, Zibrikān b. Bedr ve Akra‘ b. Hâbis’le birlikte Hz. Ebû Bekir’in yanına gelerek kendilerine arazi verilmesini istediği, halifenin de onlara buna dair bir belge verdiği kaydedilir. Fakat Hz. Ömer, İslâm’ın müellefe-i kulûbun desteğine ihtiyacı kalmadığını belirterek ellerindeki belgeyi yırtıp atınca Hz. Ebû Bekir’e şikâyet etmişlerse de bir sonuç alamamışlardır. Hayatının son dönemlerinde kör olduğu belirtilen Uyeyne’nin ölüm tarihi bilinmemekte, ancak Hz. Osman’ın hilâfetinin ikinci devresine kadar hayatta kaldığı anlaşılmaktadır. İbn Hacer, Uyeyne’nin irtidad ettiği gerekçesiyle Hz. Ömer tarafından öldürüldüğü haberini Şâfiî’den başka hiç kimsenin zikretmediğini, bu haberin doğru olması halinde Uyeyne’nin sahâbî sayılamayacağını söylemektedir. Fakat ona göre Uyeyne muhtemelen tekrar İslâm’ı kabul ettiği için Hz. Ömer kendisini öldürmemiştir (el-İṣâbe, III, 55). Birçok rivayette adı geçen Uyeyne’den sadece iki hadis nakledilmiştir.

Kaba bir bedevî olarak tanınan Uyeyne’nin müslüman olmadan önce ve sonraki dönemlerde yaptığı kabalıklara dair birçok rivayet nakledilir. Bir gün Hz. Peygamber’in yanına izinsiz girmiş, kendisine tepki gösterilince de hiçbir Mudarlı’dan izin almaya gerek görmediğini söylemiştir. Örtünmeyle ilgili âyetlerin inmesinden önce Resûlullah’ın yanına geldiğinde Hz. Âişe’yi görmüş ve Resûl-i Ekrem’e münasebetsizce onu boşayıp daha güzel olan kendi karısını almasını teklif etmiştir. Buna öfkelenen Hz. Âişe onun kim olduğunu sorunca Resûlullah, “Ahmak bir adam, ancak kavmi ona itaat ediyor” cevabını vermiştir. Bir defasında Hz. Peygamber, Uyeyne’nin karşıdan geldiğini görünce onu kötülemiş, fakat yanına geldiğinde iltifat edip güleryüz göstermiştir. Bunun sebebini soranlara da insanların en kötüsünün, şerrinden emin olunmak için kendisine izzet ve ikramda bulunulan kimse olduğunu belirtmiştir (Buhârî, “Edeb”, 38, 48, 82). Resûl-i Ekrem’in, torunlarından birini öptüğünü görünce kendisinin on çocuğu olduğu halde hiçbirini öpmediğini söyleyen, bunun üzerine Hz. Peygamber’in hakkında, “Merhamet etmeyene merhamet olunmaz” (Buhârî, “Edeb”, 18) dediği kişi de Uyeyne’dir.

Uyeyne kabalıklarını Hulefâ-yi Râşidîn zamanında da sürdürmüştür. Hz. Ömer döneminde yeğeni Hür b. Kays’ın ricasıyla huzuruna çıkabildiği halifeye adaletli davranmadığını, insanlara kendilerini hoşnut edecek ihsanlarda bulunmadığını söyleyince öfkelenen Hz. Ömer kendisini cezalandırmaya niyetlenmişse de Hürr’ün araya girmesiyle bundan vazgeçmiştir. Uyeyne’nin kızı Ümmü’l-Benîn ile evli olan Hz. Osman bir gün Uyeyne’yi akşam yemeğine davet etmiş, o da oruçlu olduğunu, gece orucunun kendisine gündüz orucundan daha kolay geldiğini söylemiştir. Bu lâubali tavırları yüzünden Uyeyne’nin İslâm’ı samimiyetle kabul edip etmediği hususunda her zaman şüphe duyulmuştur. Vâkıdî, Medine çevresinde münafık bedevîlerin bulunduğunu bildiren âyette (et-Tevbe 9/101) Uyeyne ve kavminin de kastedildiği kanaatindedir (el-Meġāzî, III, 1025, 1072).


BİBLİYOGRAFYA

, II, 537-539; III, 946-954, 974-975, 1025, 1072.

, II, 215, 223, 281, 485, 489-490, 561, 621, 627-628.

, II, 62, 66, 73, 80-82, 120, 160; III, 54, 92, 532; IV, 246.

İbn Ebû Şeybe, el-Muṣannef (nşr. Kemâl Yûsuf el-Hût), Beyrut 1409/1989, IV, 171; VII, 425-426.

, s. 149, 302-304, 342, 603-604.

, II, 564-566, 595-597; III, 85-88, 90-92, 256-257, 259-260.

Taberânî, el-Muʿcemü’l-kebîr (nşr. Hamdî Abdülmecîd es-Selefî), Beyrut, ts. (Dâru ihyâi’t-türâsi’l-Arabî), II, 304-305.

Dârekutnî, es-Sünen (nşr. Abdullah Hâşim Yemânî el-Medenî), Kahire 1386/1966, III, 218.

, III, 1249-1251.

, IV, 331.

, XIV, 220-221.

Zehebî, Târîḫu’l-İslâm: ʿAhdü’l-Ḫulefâʾi’r-râşidîn, s. 347-352.

Ebü’l-Fidâ İbn Kesîr, Tefsîrü’l-Ḳurʾâni’l-ʿaẓîm, Beyrut 1385/1966, V, 488.

, III, 54-55.

Hamîdullah, İslâm Peygamberi (trc. Mehmet Yazgan), İstanbul 2004, s. 204-205, 425, 429-432, 443, 811-814.

M. Lecker, “ʿUyayna b. Ḥiṣn”, , X, 959-960.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2012 yılında İstanbul’da basılan 42. cildinde, 240-242 numaralı sayfalarda yer almıştır. Matbu nüshayı pdf dosyası olarak indirmek için tıklayınız.
TDV İslâm Ansiklopedisi'nden rastgele bir madde okumak ister misiniz?
BAŞKA BİR MADDE GÖSTER