ÜMMÜ’d-DERDÂ el-VASSÂBİYYE - TDV İslâm Ansiklopedisi

ÜMMÜ’d-DERDÂ el-VASSÂBİYYE

أمّ الدرداء الوصّابيّة
Müellif: AYŞE ESRA ŞAHYAR
ÜMMÜ’d-DERDÂ el-VASSÂBİYYE
Müellif: AYŞE ESRA ŞAHYAR
Web Sitesi: TDV İslâm Ansiklopedisi
Yayımcı: TDV İslâm Araştırmaları Merkezi
Baskı Tarihi: 2012
Erişim Tarihi: 28.11.2024
Web Adresi:
https://islamansiklopedisi.org.tr/ummud-derda-el-vassabiyye
AYŞE ESRA ŞAHYAR, "ÜMMÜ’d-DERDÂ el-VASSÂBİYYE", TDV İslâm Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/ummud-derda-el-vassabiyye (28.11.2024).
Kopyalama metni

Adı Cüheyme el-Evsâbiyye şeklinde de kaydedilir. Sahâbeden Ebü’d-Derdâ’nın Ümmü’d-Derdâ künyesiyle bilinen iki hanımından küçük olanıdır ve Ümmü’d-Derdâ es-Suğrâ diye tanınmıştır. Hem Ebü’d-Derdâ’nın hem bu iki hanımının künyelendikleri Derdâ, Ebü’d-Derdâ’nın bir başka hanımdan doğan kızıdır (İbnü’l-Cevzî, IV, 294). Yetim bir kız olarak çocukluğunu Ebü’d-Derdâ’nın evinde geçiren Hüceyme ondan kıraat öğrendi ve çok küçük yaşta kendisine Kur’an’ı arzetti. Küçüklüğünde Ebü’d-Derdâ ile mescide gider, onun kıraat derslerine katılırdı. Büyüdükten sonra sadece hanımların katıldığı derslere ve meclislere devam etti. Hüceyme, Ümmü’d-Derdâ el-Kübrâ diye bilinen Hayre bint Ebû Hadred’in 30 (650) yılında vefatının ardından Ebü’d-Derdâ ile evlendi. Ancak kocası 32 (652) yılında vefat ettiğinden bu evlilik çok kısa sürdü. Ümmü’d-Derdâ’nın âhirette de kendisiyle birlikte olmak istediğini ölüm döşeğinde iken söylemesi üzerine Ebü’d-Derdâ ona bu takdirde kendisinden sonra kimseyle evlenmemesini tavsiye etti. Nitekim Ebü’d-Derdâ’nın ölümünün ardından Suriye Valisi Muâviye b. Ebû Süfyân kendisine talip olunca, “Ben Ebü’d-Derdâ’nın Resûlullah’tan naklen, ‘Kadın âhirette son evlendiği kocasıyla birlikte olacaktır’ dediğini duydum. Bu sebeple ondan sonra kimseyle evlenmeyeceğim” dediği zikredilmiştir (İbn Asâkir, LXX, 152-155). Ümmü’d-Derdâ 81 (701) yılında haccetti, aynı yıl veya ertesi yıl Dımaşk’ta vefat etti. Onun ve Ebü’d-Derdâ’nın kabirleri Bâbüssagīr Kabristanı’nda olup ikisine ait mezar taşları 1938’de bulunarak koruma altına alınmıştır (, X, 310).

Ümmü’d-Derdâ, kadın tâbiîn nesli içinde Hafsa bint Sîrîn ve Amre bint Abdurrahman’dan sonra en önemli âlim olup (İbnü’s-Salâh, s. 306) kıraat, fıkıh ve hadis bilgisiyle şöhret kazanmıştır. Kendisinin Dımaşk Mescidi’nin kuzey tarafında bir ders halkası vardı. Burada aralarında erkeklerin de bulunduğu pek çok kişi kendisinden ilim öğrenmiştir (Ebü’l-Fidâ İbn Kesîr, XII, 336). Ümmü’d-Derdâ’nın kıraatteki öğrencileri arasında İbrâhim b. Ebû Able, Atıyye b. Kays ve Yûnus b. Hübeyre sayılmaktadır (İbnü’l-Cezerî, II, 354). Emevî Halifesi Abdülmelik b. Mervân da mescide gelir, onun fıkıh derslerini dinlerdi. Ayrıca Ümmü’d-Derdâ’dan birçok hadis nakledilmiş, rivayetleri Kütüb-i Sitte’de yer almıştır. Başta Ebü’d-Derdâ olmak üzere Hz. Âişe, Ebû Hüreyre, Selmân-ı Fârisî, Kâ‘b b. Âsım el-Eş‘arî, Ümmü’d-Derdâ el-Eslemiyye ve Fedâle b. Ubeyd el-Ensârî’den hadis rivayet eden Ümmü’d-Derdâ’nın öğrencileri arasında Zeyd b. Eslem, Seleme b. Dînâr, Sâlim b. Ebü’l-Ca‘d, Şehr b. Havşeb, Talha b. Ubeydullah b. Küreyz, üvey oğlu Bilâl ve üvey kızı Derdâ’nın kocası Safvân b. Abdullah gibi tâbiîn tabakasından pek çok kişi vardır.

Ümmü’d-Derdâ ibadete düşkünlüğüyle de bilinirdi. Kadınlar onun yanında toplanır, kendisiyle birlikte ibadet ederlerdi. Tâbiînden Avn b. Abdullah, Ümmü’d-Derdâ’nın meclislerinde Allah’ı zikrettiklerini söylemiştir. Ümmü’d-Derdâ bu meclislerde vaaz eder, güzel ve hikmetli sözler söyler, bazan bunları levhalara yazarak talebelerine verirdi. Onun çevresindeki insanların ibadet hayatına dikkat ettiği, Kur’an okumayan kimselerle yolculuğa çıkmadığı, fakirlerle oturup kalktığı, insanlara dünyanın cazibesine kapılmamalarını öğütlediği belirtilmiştir. Altı ay Kudüs’te, altı ay Dımaşk’ta ikamet ettiği belirtilen Ümmü’d-Derdâ’nın hayat tarzına dair rivayetler onun tam anlamıyla bir zühd hayatı yaşadığını göstermektedir. Bunda muhtemelen Ebü’d-Derdâ’nın kimseden bir şey istememesi yönündeki tavsiyeleri önemli rol oynamıştır. Meymûn b. Mihrân, Ümmü’d-Derdâ’nın kalın kumaştan dokunmuş bir baş örtüsü örttüğünü, kaşlarına kadar indirdiği örtüsünü bir deri parçası ekleyerek uzattığını, namazlarını daima ilk vaktinde kıldığını zikretmiştir.


BİBLİYOGRAFYA

, IX, 463.

, V, 517.

, I, 229; V, 606.

, LXX, 146-164.

, IV, 294-297.

, s. 306.

, XXXV, 352-358.

, IV, 277-279.

Ebü’l-Fidâ İbn Kesîr, el-Bidâye ve’n-nihâye (nşr. Abdullah b. Abdülmuhsin et-Türkî), Cîze 1418/1998, XII, 336.

, II, 354.

İbn Hacer el-Askalânî, Tehẕîbü’t-Tehẕîb, Beyrut 1412/1991, VI, 625-626.

Abdullah Aydınlı, “Ebü’d-Derdâ”, , X, 310.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2012 yılında İstanbul’da basılan 42. cildinde, 316-317 numaralı sayfalarda yer almıştır. Matbu nüshayı pdf dosyası olarak indirmek için tıklayınız.
TDV İslâm Ansiklopedisi'nden rastgele bir madde okumak ister misiniz?
BAŞKA BİR MADDE GÖSTER