https://islamansiklopedisi.org.tr/tantavi-cevheri
1278’de (1862) Nil deltasında Zekāzîk’in güneydoğusundaki Kefr Avadullah Hicâzî köyünde doğdu. Bazı kaynaklarda yer alan 1287 (1870) tarihinin (Jomier, V [1958], s. 118) doğru olmadığı anlaşılmaktadır. Babası çiftçilik yapan Şeyh Cevherî’dir; anne tarafından dedesi doğduğu köye adını veren itibarlı bir kimse idi. İlk eğitimini köyünde aldı ve Kur’an’ı ezberledi. Ardından ailesi onu Ezher’e gönderdi. Beş yıllık (1877-1882) bir öğrenimden sonra rahatsızlığı yüzünden köyüne döndü ve üç yıl çiftçilikle uğraştı. Bu dönem, Cevherî’nin hayatını ve çalışmalarını derinden etkileyecek tabiat araştırmalarına yönelmesinde etkili oldu. Ezher’de dört yıl daha öğrenimine devam etti ve tabiat bilimlerine olan merakının tesiriyle 1889’da Dârülulûm’a kayıt yaptırdı, 1893’te burayı bitirdi. Hocaları arasında Ali el-Bûlâkī, Hasan et-Tavîl ve Ahmed Hamdi sayılabilir. Bazı kaynaklarda Muhammed Abduh’un öğrencileri arasında yer aldığı kaydedilirse de bunun doğru olmadığı ve bir eserinin Abduh tarafından görülmesinden sonra onunla tanıştığı anlaşılmaktadır (Jong, XXXIV [1977], s. 158; Abdülazîz Câdû, s. 18).
Tantâvî, bazı ilkokullarda öğretmenlik görevinde bulunduktan sonra 1900-1910 yılları arasında Kahire’de el-Medresetü’l-Hidîviyye’de hocalık yaptı. İngilizce öğrendiği bu dönemde bu dilden çeviriler yaptı. 1911’de Dârülulûm’da tefsir ve hadis, ayrıca el-Câmiatü’l-Mısriyye’de (bugünkü Kahire Üniversitesi) İslâm felsefesi hocalığına tayin edildi. el-Hizbü’l-vatanî’ye yakınlığı olan ve bu partinin yayın organı el-Livâʾda yazıları yayımlanan Tantâvî, İngiliz işgali aleyhtarı tutumu yüzünden el-Câmiatü’l-Mısriyye’den ve Dârülulûm’dan uzaklaştırıldı. I. Dünya Savaşı’nın başlamasından sonra İskenderiye’deki el-Medresetü’l-Abbâsiyye’de hoca oldu. 1917 Ekiminde Kahire’de daha önce görev yaptığı lisede ders vermek üzere davet edildi. 1919’daki işgal aleyhtarı gösteriler sırasında polis tarafından evi arandı. 1922’de emekliye ayrılmasının ardından bütün vaktini eser yazmaya ve sosyal çalışmalara ayırdı. Öğrencileri arasında Muhammed Lutfî Cum‘a ve Zakir Kadiri (Ugan) gibi isimler anılabilir. Siyasî ve içtimaî konularla yakından ilgilenen Tantâvî, İhvân-ı Müslimîn hareketine katıldı. İlk sayısı 22 Haziran 1933’te çıkan Cerîdetü’l-İḫvâni’l-müslimîn’in yazı işleri müdürlüğünü üstlendi ve bazı üniversite öğrencilerinin İhvân-ı Müslimîn’e girmesini sağladı (Hasan el-Bennâ, s. 149, 168-169). İslâm dünyasının çeşitli bölgelerinden gelen öğrencilere yardımcı oldu. Cemâatü’l-uhuvveti’l-İslâmiyye, Cem‘iyyetü’ş-şübbâni’l-müslimîn, Cem‘iyyetü’l-bir ve’l-ihsân ve Cem‘iyyetü’l-müsâvâti’l-İslâmiyye gibi kurumların içinde yer alarak sosyal çalışmalarıyla öne çıktı. Ayrıca rûhiyat ve ispritizma konularına merakıyla tanındı ve Cem‘iyyetü’l-ehrâmi’r-rûhiyye gibi bazı derneklerin çalışmalarında yer aldı. Tantâvî’nin dikkat çekici yönlerinden biri de dünya barışına katkı amacıyla bazı çalışmalarda bulunmasıdır. Bu alanda çeşitli eserler kaleme aldı. Mısır tarafından 1939’da Nobel barış ödülüne aday gösterildiyse de kısa bir süre sonra vefat ettiğinden bu teşebbüs sonuçsuz kaldı. 12 Ocak 1940’ta Kahire’de öldü.
Yaşadığı dönemde İslâm dünyasında en çok tanınan Mısırlılar’dan biri olan Tantâvî’ye özellikle Hindistan, Çin, Türkistan ve İran’da büyük teveccüh gösterilmiş, kitapları tercüme edilmiş, bazı yerlerde okullara onun adı verilmiştir. Görüşleri şarkiyat dünyasında da ilgi çekmiş, D. Santillana, M. Hartmann, Carra de Vaux gibi bazı şarkiyatçılar tarafından hakkında araştırmalar yapılmıştır. Rus şarkiyatçısı Gülnar Hanım da (Olga de Lebedev) kendisiyle tasavvuf ve vahdet-i vücûd üzerine müzakerelerde bulunmuştur (Abdülazîz Câdû, s. 52-54). İslâm dünyasının geri kalmışlıktan kurtulması için ıslahın gerekliliğine inanan bir âlim olarak eğitim reformu konusuyla ilgilenmiş ve modern bilimleri öğreten eğitim kurumlarının açılmasını teşvik etmiştir. Müslümanların geri kalmasında aklî ilimleri ihmal etmelerinin rolü bulunduğunu düşündüğünden bu ilimlerin önemine dikkat çekmiştir (Behcetü’l-ʿulûm, s. 11-13). Tantâvî’de dinî ilimlerle modern tabii bilimlerin uzlaştırılması temel bir yaklaşım halinde dikkat çekmektedir. Kur’an’da fıkıhla ilgili 150 civarında âyet bulunmasına karşılık ilimlere dair 750 kadar âyet geçtiğini söyleyen Tantâvî (el-Cevâhir, I, 2), geçmiş dönemlerde İslâm âlimlerinin Kur’an’daki ahkâm âyetlerini tefsir etmek için birçok çalışma yaparken Allah’ın kudretine işaret eden, müslümanları araştırmaya ve tefekküre davet eden kevnî âyetleri ele almadıklarını söyleyerek hem onları hem de İslâm filozoflarının Kur’an’ı ihmal edip tabiatı incelemelerini eleştirmiş (et-Tâcü’l-muraṣṣaʿ, s. 10-13), tabiat araştırmalarının bir fıtrat dini olan İslâm’ın gereği olduğunu ısrarla savunmuştur. XIX. yüzyıldan itibaren Batılılar’ın İslâm’ın akıl, bilim ve medeniyetle bağdaşmadığı yolundaki iddialarını etkisiz hale getirmeye çalışmış, Kur’an’ın bütün ilimleri öğrenmeyi teşvik ettiğini ispatlamaya gayret etmiş ve bu yolla Kur’an’ın ilmî i‘câzını temellendirmeyi hedeflemiştir. Bu çabaları sebebiyle Tantâvî modern anlamda ilmî tefsirin en önemli temsilcisi kabul edilmiş olup çalışmaları kısmen tepkisel ve savunmacı bir özellik taşır. Bunun yanında Tantâvî belli bir sistemden ve metottan yoksun olması, bazı Kur’an âyetlerini çeşitli zorlamalarla bilimsel bir yoruma tâbi tutmak istemesi ve gereksiz birçok unsuru tefsire dahil etmesi yüzünden eleştirilmiştir.
Eserleri. 1. el-Cevâhir fî tefsîri’l-Ḳurʾâni’l-Kerîm. Sonuncusu ek olmak üzere yirmi altı cilt halinde neşredilmiş (Kahire 1341-1354/1923-1935, 1350/1932), 1000’den fazla görsel malzeme ihtiva eden eser Muhammed Abdüsselâm Şâhîn tarafından da yayımlanmıştır (I-XIII, Beyrut 2004).
2. en-Niẓâm ve’l-İslâm (Kahire 1321, 1348). el-Müʾeyyed’de yayımlanmış makalelerinden derlenmiş olup Zakir Kadiri Ugan tarafından Tatarca’ya (Ufa 1909) tercüme edilen eser Urduca’ya da çevrilmiştir (Abdülazîz Câdû, s. 27).
3. Niẓâmü’l-ʿâlem ve’l-ümem evi’l-hikmetü’l-İslâmiyyetü’l-ʿulyâ (I-II, Kahire 1323-1324, 1350/1931). Urduca’ya tercüme edilmiştir (Abdülazîz Câdû, s. 22).
4. et-Tâcü’l-muraṣṣaʿ bi-cevâhiri’l-Ḳurʾân ve’l-ʿulûm (Kahire 1324/1906, 1933). el-Cevâhir’in mukaddimesi sayılan eseri Zakir Kadiri Tatarca’ya (Orenburg 1907), Muhammed Halîm Ensârî Urduca’ya (Lahor 1908), Abidin Sönmez Türkçe’ye (Tefekkür Hazinesi Kur’ân-ı Kerim ve İlim Cevherleri, İstanbul 1974) çevirmiş, ayrıca Çince’ye (a.g.e., s. 25) tercüme edilmiştir.
5. Nehḍatü’l-ümme ve ḥayâtühâ. Sosyal ve kültürel ıslaha dair el-Livâʾda çıkan makalelerinden derlenmiştir (Kahire 1908, 1353/1934).
6. Kitâbü Eyne’l-insân. Genel barışa dair olup 1911’de Londra’da gerçekleştirilen Uluslararası Halklar Kongresi’ne sunulan bildiridir (Kahire 1911).
7. Kitâbü’l-Ervâḥ (Kahire 1918, 1920).
8. Aḥlâm fi’s-siyâse ve keyfe yeteḥaḳḳaḳu’s-selâmü’l-ʿâm. İngilizce yazılmakla birlikte basılamadığından müellif tarafından Arapça’ya çevrilen eser genel barışa, siyasetle kâinattaki nizam arasındaki ilişkiye dair müellifin rüyalarından meydana gelmiştir (Kahire 1354/1935, 1998).
9. Behcetü’l-ʿulûm fi’l-felsefeti’l-ʿArabiyye ve müvâzenetühâ bi’l-ʿulûmi’l-ʿaṣriyye (Kahire 1354/1936, 1998).
10. Berâʿetü’l-ʿAbbâse uḫti’r-Reşîd. Tantâvî ile irtibata geçen Hârûnürreşîd’in ruhunun kendisinden, kız kardeşiyle ilgili olarak Corcî Zeydân’ın el-ʿAbbâse adlı romanında geçen bir hatayı düzeltmesini istemesine dairdir (Kahire 1355/1936, 1998).
Tantâvî’nin yayımlanmış şiirleri de mevcuttur (eserlerinin listesi için ayrıca bk. Jong, XXXIV [1977], s. 153-161).
Enver Yûsuf Murâd Ṭanṭâvî Cevherî ve menhecühû fi’t-tefsîr (1988, Ürdün Üniversitesi) ve Osman Aslan Tantâvî Cevherî Örneğinde Bilimsel Tefsir (2006, Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü) başlıklı birer yüksek lisans tezi hazırlamıştır. Ali el-Canbolâtî’nin Fî ẕikrâ Ṭanṭâvî Cevherî (Kahire 1962), Abdülazîz Câdû’nun (bk. bibl.) ve Heyyâ Sâmir Miftâh el-Bâdî’nin Ṭanṭâvî Cevherî ve menhecühû fi’t-tefsîr (baskı yeri yok, 1987) adlı çalışmaları bulunmaktadır.
BİBLİYOGRAFYA
Tantâvî Cevherî, et-Tâcü’l-muraṣṣaʿ bi-cevâhiri’l-Ḳurʾân ve’l-ʿulûm, Kahire 1324/1906, s. 10-13.
a.mlf., el-Cevâhir, Kahire 1350 → [baskı yeri ve tarihi yok] (Dârü’l-fikr), I, 2, 3.
a.mlf., Behcetü’l-ʿulûm fi’l-felsefeti’l-ʿArabiyye ve müvâzenetühâ bi’l-ʿulûmi’l-ʿaṣriyye, Kahire 1354/1936, s. 11-13.
Brockelmann, GAL Suppl., III, 326-329.
Hasan el-Bennâ, Müẕekkirâtü’d-daʿve ve’d-dâʿiye, Kahire 1939, s. 149, 168-169, 195.
Abdülazîz Câdû, eş-Şeyḫ Ṭanṭâvî Cevherî: Dirâse ve nuṣûṣ, Kahire 1980, tür.yer.
Celal Kırca, Kur’ân-ı Kerîm ve Modern İlimler, İstanbul 1981, s. 231-238.
M. Hüseyin ez-Zehebî, et-Tefsîr ve’l-müfessirûn, Kahire 1405/1985, II, 481-496.
Mûsâ Rızâ Bâştenî v.dğr., Fihrist-i Kitâbhâ-yi Fârsî Şôde-i Çâpî ez Âġāz tâ Sâl-i 1370, Meşhed 1380 hş., II, 1051.
F. de Jong, “Transmission of Islamic Learning between Egypt and the Volga-Ural Region in the Early Twentieth Century: The Case of Tantāwī Jawharī and Dhākir al-Qādirī”, Islamic Civilisation in the Volga-Ural Region (ed. Ali Çaksu – Radik Mukhammetshin), Istanbul 2004, s. 77-84.
a.mlf., “The Works of Tantawi Jawhari (1862-1940). Some Bibliographical and Biographical Notes”, Bibliotheca Orientalis, XXXIV, Leiden 1977, s. 153-161.
a.mlf., “D̲j̲awharī, Ṭanṭāwī”, EI2 Suppl. (Fr.), s. 262-263.
J. Jomier, “Le cheikh Tantawi Jawhari (1862-1940) et son commentaire du Coran”, MIDEO, V (1958), s. 115-174.
Ahmed Abdülhalîm Atıyye, “Cevherî, eş-Şeyḫ Ṭanṭâvî”, Mv.AU, Beyrut 1426/2005, V, 574-578.