SÜHEYL b. AMR - TDV İslâm Ansiklopedisi

SÜHEYL b. AMR

سهيل بن عمرو
Müellif: BÜNYAMİN ERUL
SÜHEYL b. AMR
Müellif: BÜNYAMİN ERUL
Web Sitesi: TDV İslâm Ansiklopedisi
Yayımcı: TDV İslâm Araştırmaları Merkezi
Baskı Tarihi: 2010
Son Güncelleme Tarihi: 05.03.2021
Erişim Tarihi: 28.11.2024
Web Adresi:
https://islamansiklopedisi.org.tr/suheyl-b-amr
BÜNYAMİN ERUL, "SÜHEYL b. AMR", TDV İslâm Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/suheyl-b-amr (28.11.2024).
Kopyalama metni

Kureyş’in bir kolu olan Âmir b. Lüey kabilesine mensuptur. Câhiliye devrinde genç yaşına rağmen Kureyş’in ileri gelenleri arasında yer aldı. Oğullarından Ebû Cendel ile Abdullah, kızlarından Sehle ile Ümmü Külsûm ve iki kardeşi Mekke döneminde müslüman oldu. Çocuklarından Ubeydullah ve Utbe ise daha sonra İslâmiyet’i kabul etti. Hz. Peygamber’in, İslâmiyet’e davet etmek üzere gittiği Tâif halkından umduğunu bulamayınca kendisinden himaye talep ettiği ikinci kişinin Süheyl olması, müslümanlara verdikleri eziyetler dolayısıyla kendilerine beddua edilenler arasında Süheyl’in de yer alması onun Mekke’deki içtimaî ve siyasî konumunu göstermektedir.

Bedir Gazvesi’ne müşrikler safında ve onların hatibi olarak katılan Süheyl müslümanlardan Mâlik b. Duhşüm tarafından esir edildi. Fidyesi ödenip serbest kaldıktan sonra Mekke’ye döndü ve yeniden savaş hazırlıklarına başladı. Süheyl esir edildiğinde Hz. Ömer onun Resûl-i Ekrem aleyhine konuşmasına meydan vermemek için dişlerini kırmak istedi. Ancak Hz. Peygamber, Süheyl’in ileride güzel işler yapabileceğini söyleyerek buna izin vermedi. Nitekim Resûlullah’ın vefatı üzerine Süheyl, Hz. Ebû Bekir’in Medine’de yaptığı konuşmanın bir benzerini Mekke’de yaparak müslümanları teskin etmiş, dinden dönmeye kalkışanları uyarıp yatıştırmıştır.

Hicretin 6. (628) yılında müslümanlarla Mekkeli müşrikler arasında Hudeybiye Antlaşması’nda Mekkeliler’i Süheyl b. Amr temsil etti. Onun antlaşma sırasında ileri sürdüğü şartlar ve metindeki bazı kelimelere yaptığı itirazlar henüz otuz yaşında olmasına rağmen güçlü bir müzakereci olduğunu ortaya koymuştur. Mekke fethi sırasında öldürülmek korkusuyla evine çekilen Süheyl eman istemek üzere oğlu Abdullah’ı Resûl-i Ekrem’e gönderdi; Resûl-i Ekrem de onun gibi akıllı birinin İslâm’a kayıtsız kalamayacağını belirterek kendisine dokunulmamasını emretti. Süheyl, bazı kaynaklara göre kardeşi Sehl ile birlikte Mekke’nin fethi sırasında müslüman oldu. Bazılarına göre ise Huneyn Gazvesi’nden dönüşte onun İslâm’a girmesini arzulayan Resûlullah kendisine ganimetten 100 deve pay verdi; o da bunun üzerine Ci‘râne’de müslüman oldu ve Medine’ye hicret etti. Vedâ haccına kadar orada kaldıktan sonra Mekke’ye döndü.

Süheyl geç müslüman olmanın üzüntüsünü hisseder, daha fazla ibadet etmeye çalışır, Kur’an dinlerken ağlardı. Onun mevâlîden Kur’an öğrenmesini ayıplayan Mekke’nin ileri gelenlerine kendilerini helâk eden şeyin bu gururları olduğunu söylerdi. Yermük Savaşı’nda Kurdûs denilen büyük bir atlı birliğin kumandanlığını yapan Süheyl ailesiyle birlikte Hz. Ömer’in hilâfeti döneminde cihada iştirak etmek üzere Suriye taraflarına gitti ve aile fertleri orada vefat etti. Çocuklarından geriye sadece Medine’de bulunan Hind ve torunu Fâhite bint Utbe kaldı. Süheyl b. Amr 18 (639) yılında Amvâs’ta çıkan veba salgınında öldü. Onun 15 (636) yılında Yermük Savaşı’nda vefat ettiği de kaydedilmiştir. Fâhite’nin bakımını ve yetiştirilmesi işini Hz. Ömer üstlendi, daha sonra da onu Abdurrahman b. Hâris b. Hişâm ile evlendirdi. Süheyl’in nesli Fâhite yoluyla devam etmiştir. Kendisinden Misver b. Mahreme, Mervân b. Hakem, Yezîd b. Amr ez-Zübeydî ve kardeşi Temîm b. Amr, Şu‘be rivayette bulunmuştur.


BİBLİYOGRAFYA

, I, 86-87; III, 246, 248; IV, 86-87, 322-326, 328-331; VI, 9.

, VI, 34; VII, 404-405.

, II, 175, 323.

Taberânî, el-Muʿcemü’l-kebîr (nşr. Hamdî Abdülmecîd es-Selefî), Musul 1984, VI, 211.

, II, 108-112.

, II, 454-455.

, I, 194-195.

, II, 93-94.

a.mlf., , IV, 264-265.

Abdüşşâfî Sıddîk, “Süheyl b. ʿAmr: Nüfûẕühü’l-ictimâʿî ve ḥużûruhü’t-tefâvüżî”, el-Müʾerriḫu’l-ʿArabî, sy. 34, Bağdad 1987, s. 127-134.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2010 yılında İstanbul’da basılan 38. cildinde, 30 numaralı sayfada yer almıştır. Matbu nüshayı pdf dosyası olarak indirmek için tıklayınız. Bu madde en son 05.03.2021 tarihinde güncellenmiştir.
TDV İslâm Ansiklopedisi'nden rastgele bir madde okumak ister misiniz?
BAŞKA BİR MADDE GÖSTER