MELİKÜ’t-TÜCCÂR - TDV İslâm Ansiklopedisi

MELİKÜ’t-TÜCCÂR

ملك التجّار
Müellif: RIZA KURTULUŞ
MELİKÜ’t-TÜCCÂR
Müellif: RIZA KURTULUŞ
Web Sitesi: TDV İslâm Ansiklopedisi
Yayımcı: TDV İslâm Araştırmaları Merkezi
Baskı Tarihi: 2004
Erişim Tarihi: 01.12.2024
Web Adresi:
https://islamansiklopedisi.org.tr/melikut-tuccar
RIZA KURTULUŞ, "MELİKÜ’t-TÜCCÂR", TDV İslâm Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/melikut-tuccar (01.12.2024).
Kopyalama metni

İran’da ilk defa Celâyirliler döneminde (1340-1431) hükümetin tayin ettiği melikü’t-tüccâr unvanlı tâcirlerin varlığından söz edilmektedir. Safevîler devrinde de aynı unvanı taşıyan ve hükümetin gözetiminde çalışan görevliler bulunuyordu; ancak bunlar hakkında fazla bilgi yoktur. Melikü’t-tüccârlık makamı asıl önemini Kaçarlar döneminde kazandı. XIX. yüzyılın ikinci yarısında daha fonksiyonel hale gelen bu makam ticarî hayatta önemli görevler yüklendi. 1844 yılında sadece Tahran ve Bûşehr’de bulunan melikü’t-tüccârlar daha sonraki yıllarda diğer ticarî merkezlerde de tayin edildi. Bunda şüphesiz Muhammed Şah’ın 1844’te İngiliz tüccarlarının lehine çıkardığı fermanın büyük etkisi olmuştur. Çünkü bu ferman ticarî konularda böyle bir görevlinin bulunmasını emrediyordu. Bu sebeple ticaret merkezi olan her şehre bir melikü’t-tüccâr görevlendirildi; Nâsırüddin Şah zamanında da yetkileri genişletildi.

Melikü’t-tüccârlar şehirdeki zengin ve etkili kişiler arasından seçilip vali tarafından onaylandıktan sonra işe başlardı. Başlıca görevleri meslektaşları içinde çıkan ihtilâfları ve satıcı ile olan sorunları gidermekti. Bir tüccarın iflâsı durumunda melikü’t-tüccârın başkanlığında bir hakem heyeti kurulurdu. Pazar yerlerinin ve gece bekçilerinin organizasyonunu sağlamak da onların görevleri arasındaydı. Başşehirdeki melikü’t-tüccâr iktisadî ve malî konularda hükümete tavsiyelerde bulunur ve âdeta şahın ekonomi uzmanı gibi hizmet verirdi. Bundan dolayı bazı kaynaklar onu bir hükümet görevlisi olarak gösterirse de bu doğru değildir. Melikü’t-tüccâr sadece ara buluculuk rolüne sahipti. Bir taraftan meslektaşlarına hükümet kararlarını bildirip sorumluluk içinde hareket etmelerini sağlarken diğer taraftan onların menfaatlerini korur ve hükümetle ilgili işlerini yürütürdü. Bazan seçime dahi gerek kalmadan tüccarlar içinde bir lider ortaya çıkardı. 1858’de Tebriz’de Âgā Mîr Muhammed İsfahânî adlı bir tüccar bütün tüccarların tabii lideri konumundaydı ve aralarındaki ihtilâfları gidermişti. Bazılarının otoritesi şehrin bütün dükkânlarını kapatacak kadar güçlü idi. Melikü’t-tüccârlık görevinin birkaç nesil boyunca aynı aile mensuplarına verildiği de olmuştur. Nitekim 1844’te Bûşehr’de bu göreve getirilen Hacı Abdullah Muhammed’den sonra yerini kardeşinin, onun ardından torununun aldığı bilinmektedir. Kaçarlar döneminde melikü’t-tüccârdan başka “müşîrü’t-tüccâr, mu‘temedü’t-tüccâr, muînü’t-tüccâr, nâzimü’t-tüccâr” gibi unvanlara sahip kişiler de vardı. Ancak bunlar resmî bir konumda olmadıkları gibi melikü’t-tüccârın görevlerini de üstlenmiş değillerdi.

1870’lerden sonraki ekonomik kriz hükümetle tüccarlar arasındaki ilişkiyi etkiledi ve hükümetin malî sıkıntıları çözmek amacıyla aldığı yeni tedbirler tüccar sınıfını zor durumda bıraktı. 1890’da yapılan yeni düzenlemeler büyük tüccarların tepkisine sebep oldu ve melikü’t-tüccârların başını çektiği protesto hareketleri meydana geldi. Melikü’t-tüccârlar İran’daki Meşrutiyet hareketinde önemli rol oynadılar, bu durum onların hükümet nezdindeki itibarını kaybetmelerine yol açtı. Kaçarlar’ın düşüşü ve yeni müesseselerin kurulmasıyla da bu makam ortadan kalktı.

Hindistan’da Delhi Sultanlığı döneminde (1206-1414) melikü’t-tüccâr unvanlı kişilerin bulunduğu anlaşılmaktadır. Meselâ Sultan Alâeddin Muhammed Şah Halacî’nin perdedârı olan ve daha sonra kādî-i memâlik tayin edilen Hamîdüddin melikü’t-tüccâr unvanıyla tanınıyordu. Bunun sebebi, Mültanlı bir tüccar ailesinden gelen Hamîdüddin’in muhtemelen önceleri İran’daki meslektaşları gibi tüccarların reisliğini yapmış olmasıdır. Aynı şekilde XV. yüzyılda Gucerât’ta melikü’t-tüccâr unvanlı Behmenî Veziri Mahmûd-ı Gâvân gibi devlet adamları vardı ve bu unvan onlara yine muhtemelen devlet hizmetinden önceki faaliyetlerinden dolayı verilmişti.


BİBLİYOGRAFYA

Hasan-ı Fesâî-yi Şîrâzî, Fârsnâme-i Nâṣırî (nşr. Ali Kuli Muhbirüddevle), Tahran 1313 hş., I, 308-309.

G. N. Curzon, Persia and the Persian Question, London 1966, I, 450.

N. Bergnisî, “Tâcir”, Dânişnâme-i Cihân-ı İslâm, Tahran 1380 hş., VI, 50-52.

S. Haluk Kortel, Delhi Türk Sultanlığı’nda Teşkilat: 1206-1414 (doktora tezi, 2001), İÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü, s. 131-132.

W. M. Floor, “The Merchants (Tujjar) in Qâjâr Iran”, , CXXVI (1976), s. 101-135.

G. G. Gilbar, “Malik al-Tud̲j̲d̲j̲ār”, , VI, 276-277.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2004 yılında Ankara’da basılan 29. cildinde, 82 numaralı sayfada yer almıştır. Matbu nüshayı pdf dosyası olarak indirmek için tıklayınız.
TDV İslâm Ansiklopedisi'nden rastgele bir madde okumak ister misiniz?
BAŞKA BİR MADDE GÖSTER