https://islamansiklopedisi.org.tr/mehmed-vasfi-kebecizade
Kebeci esnafından Süleyman isimli bir zatın oğlu olan Hâfız Mehmed Emin Vasfi, Konyalı Ebûbekir Râşid Efendi’den hüsn-i hat öğrenerek 1181’de (1767) icâzet aldı. Galata Sarayı’ndan sonra Topkapı Sarayı’nda da hat hocası olarak uzun yıllar çalıştı ve birçok talebe yetiştirdi. Sultan IV. Mustafa’ya ve II. Mahmud’a -tahta geçmelerinden önce- hüsn-i hat hocalığında bulundu; bunlardan II. Mahmud’a icâzet verdiği bilinir (TSMK, Güzel Yazılar, nr. 1353). Şehzade Mahmud ile hocasının bir araya gelmeden yazışarak hat derslerini sürdürdükleri halen Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi’nde mevcut (Hazine, nr. 2288) meşklerinden anlaşılmaktadır. Bir gelenek halinde Arapça tertiplenen icâzetnâme cümlelerini -görebildiğimiz kadarıyla- ilk ve son defa olarak Türkçe yazmayı gerçekleştiren kişi Kebecizâde olmuştur. II. Mahmud’un henüz tahta geçmeden önce yazdığı bir hilye-i şerifin altına Kebecizâde şu izin cümlesini yazmıştır: “Ammâ ba‘dü, bu hatt-ı latîf ve kelâm-ı münîf Hazret-i Şeyh İbnü’ş-Şeyh Hamdullah Efendi’nin intihab ettiği kavâid rüsûmu üzere sâhibü’l-hatt-ı hümâyun azametlü, mehâbetlü, kudretlü İbnü’s-Sultân Şehzâde Mahmûd-ı Adlî İbnü’s-Sultân Abdülhamîd Han İbnü’s-Sultân Ahmed Han efendimiz hazretlerinin istihkākı nümâyan olmağla hilyeleri ve kitâbetleri zeylinin ketebe tahrîrine izin verildi. Hüve’l-üstâd Mehmed Vasfi, 1222” (1807).
Muharrem 1247’de (Haziran 1831) vefat eden ve Karacaahmet Mezarlığı’na defnedilen Mehmed Vasfi’nin icâzet alış tarihi göz önünde bulundurulursa bu sıralarda seksen yaşını geçtiği muhakkaktır. Zamanına kadar yetişen hattatların hocalarını gösteren bir “silsile-i hattâtîn” tertipleyen Kebecizâde (ilâveli yeni neşri için bk. Rado, s. 281-295) bu silsilede kendine ayırdığı bölümde hacca 1816’da gittiğini, yazdıkları arasında yirmi mushaf, 150’ye yakın delâilü’l-hayrât ve en‘âm-ı şerif, 250’ye yakın Hâfız Osman tarzı hilye, 200 civarında kitap şeklinde cep hilyesi, 230 kadar murakka‘, 3000 civarında kıta bulunduğunu belirttikten sonra bunları yazmaktan maksadının riyâ değil dua almak olduğunu belirtmektedir. Mehmed Vasfi Efendi’nin Lâleli Camii kapılarındaki 1197 (1783) tarihli celî sülüs yazıları, kısa bir zaman sonra doğacak olan Râkım üslûbunun yanında pek kaba durmaktadır. Birçok eser bırakmış olmakla beraber Kebecizâde’nin asıl vasfı hocalığıdır. Tertiplediği silsilenâmede öğrencilerinden yetmiş dokuzunu kaydetmekteyse de bunlar arasında Eyyûbî Râşid ve Çömez Mustafa Vâsıf efendiler hüsn-i hattı daha sonraki nesillere taşıyan en mühim isimlerdir. Mehmed Vasfi Efendi’nin yazdığı mushaflardan üçü Türk ve İslâm Eserleri Müzesi’nde (nr. 20), İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi’nde (AY, nr. 6650) ve Sakıp Sabancı Müzesi’ndedir (nr. 259). Sülüs nesih murakka‘larına da koleksiyonlarda rastlanmaktadır.
BİBLİYOGRAFYA
Sicill-i Osmânî, IV, 608.
Habîb, Hat ve Hattâtân, İstanbul 1305, s. 447-450.
Fethi İsfendiyaroğlu, Galatasaray Tarihi, İstanbul 1952, s. 478.
İbnülemin, Son Hattatlar, s. 447-450.
Şevket Rado, Türk Hattatları, İstanbul, ts. (Yayın Matbaacılık), s. 202-203.
M. Uğur Derman, “Sultan İkinci Mahmud’un Hattatlığı”, Sultan II. Mahmud ve Reformları Semineri (28-30 Haziran 1989): Bildiriler, İstanbul 1990, s. 37-47.
a.mlf., Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi Hat Koleksiyonundan Seçmeler, İstanbul 2002, s. 142-145.
Muhittin Serin, Hat Sanatı ve Meşhur Hattatlar, İstanbul 2003, s. 160-161.