https://islamansiklopedisi.org.tr/ibn-muhaysin
Adının Muhammed, babasının adının Abdullah olduğu söylenmişse de Buhârî ve İbn Ebû Hâtim gibi müellifler, diğer ihtimallerden söz etmeksizin onu Ömer b. Abdurrahman olarak zikretmişlerdir. İbn Muhaysın’dan Abdurrahman b. Muhaysın diye söz eden Zübeyrî’nin babasının adıyla onunkini karıştırdığı anlaşılmaktadır. Zehebî, Maʿrifetü’l-ḳurrâʾ adlı eserinde (I, 223; ayrıca bk. neşredenin girişi, I, 32-35) ismiyle ilgili olarak altı görüşün bulunduğunu belirttikten sonra, “Bunların en doğrusu Ömer b. Abdurrahman b. Muhaysın’dır; nitekim Vâkıdî’nin İshak b. Hâzim’den naklettiği rivayette Abdullah b. Müemmel, Süfyân b. Uyeyne ve İshak b. Hâzim onu bu şekilde adlandırmışlardır” demektedir. Zehebî ayrıca Ömer ve Muhammed’in kardeş olduklarını zannettiğini söylemektedir (el-ʿİber, I, 121). İbn Muhaysın, Kureyş’in Benî Sehm kolundan olduğu için Sehmî, Kureşî ve ayrıca Mekkî nisbeleriyle anılmış, ancak sonraki bazı kaynaklarda Benî Sehm’in mevlâsı olarak zikredilmiştir (Zehebî, Maʿrifetü’l-ḳurrâʾ, I, 221; İbnü’l-Cezerî, Ġāyetü’n-Nihâye, II, 167).
Kıraat tahsilini Mücâhid b. Cebr, Abdullah b. Abbas’ın mevlâsı Dirbâs ve Saîd b. Cübeyr’den yapan İbn Muhaysın Atâ b. Ebû Rebâh, Muhammed b. Kays b. Mahreme, Ebû Seleme b. Süfyân, Safiyye bint Şeybe’den ve babası Abdurrahman’dan rivayette bulunmuştur. Kendisinden Şibl b. Abbâd, kurrâ-i seb‘adan Ebû Amr b. Alâ, Îsâ b. Ömer el-Kārî gibi şahsiyetler kıraat öğrenirken Abdullah b. Müemmel, Süfyân b. Uyeyne, Süfyân es-Sevrî, İshak b. Hâzim, İbn Cüreyc ve Hüşeym b. Beşîr hadis rivayet etmişlerdir. İbn Muhaysın’ın hocalarından Dirbâs, Kur’an ve Arap dili konusunda ondan daha bilgili birini görmediğini söylemiş (Mizzî, XXI, 430); Ebû Ubeyd Kāsım b. Sellâm da Mekke kurrâsı olarak Abdullah b. Kesîr, Humeyd b. Kays el-A‘rec ve İbn Muhaysın’ın isimlerini zikrettikten sonra bunlar arasında Arapça’sı en sağlam olanın İbn Muhaysın olduğunu belirtmiştir (İbnü’l-Cezerî, Ġāyetü’n-Nihâye, II, 167). İbn Mücâhid de İbn Muhaysın’ın bu konudaki üstünlüğünü anlatarak hocası Mücâhid b. Cebr’in onu bu yönüyle övdüğünü ifade etmiştir. İbn Muhaysın, Ebü’l-Kāsım el-Hüzelî’nin tesbitine göre 123 (741) yılında Mekke’de vefat etmiş olup bu tarih diğer kaynaklarda da yer almaktadır. Ancak Sıbtu’l-Hayyât ve Ebû Abdullah el-Kassâ’ın onun 122’de (740) öldüğünü zikrettikleri de belirtilmiştir (a.g.e., a.y.).
İbn Muhaysın’ın kıraat ilmindeki yeri tartışmalı olup İbn Mücâhid’e göre kıraat konusuna önemle eğilmesine rağmen çevresi onun okuyuşuna tâbi olmamış, Mekke’de İbn Kesîr’in kıraati üzerinde meydana gelen icmâ onun kıraati üzerinde gerçekleşmemiştir. Arapça’sının mükemmelliğine, kıraat konusundaki ehliyetine ve İbn Kesîr’le birlikte Mekke kārii olarak şöhret bulmasına rağmen yedi, sekiz ve on kıraatle ilgili olarak telif edilen pek çok eserde kıraati tercih edilmemiştir. Kendisine, el-Îżâḥ adlı eserinde Halef b. Hişâm’ın yerine on imamın dördüncüsü olarak ilk defa yer veren müellif Enderâbî (ö. 470/1077) olmuştur (Ḳırâʾâtü’l-ḳurrâʾi’l-maʿrûfîn, s. 28; ayrıca neşredenin girişi, s. 75-76). Ebû İsmâil Mûsâ b. Hüseyin el-Muaddel (ö. tah. 500/1106), on beş imamın kıraati hakkında telif ettiği Ravżatü’l-ḥuffâẓ adlı eserinde (Nuruosmaniye Ktp., nr. 40) dördüncü sırada, Sıbtu’l-Hayyât ise (ö. 541/1146) sekiz kıraati bir araya getirdiği el-Mübhic fi’l-ḳırâʾâti’s̱-s̱emân adlı eserinde (nüshaları için bk. el-Fihrisü’ş-şâmil, I, 108-109) sekiz imama ilâve olarak yer verdiği dört imam içinde ilk sırayı İbn Muhaysın’a vermiş (İbnü’l-Cezerî, en-Neşr, I, 83), fakat bu kayıtlar, İbn Muhaysın’ın daha sonra meşhur olan ve “aşere” tabirinin kapsamına giren kurrâ arasında yer almasına yetmemiştir. İbn Muhaysın’ın kıraatine ilgi duyan müelliflerden İbnü’l-Cündî (ö. 769/1368), on dört imamın kıraatine dair Bustânü’l-hüdât fi’ḫtilâfi’l-eʾimmeti ve’r-ruvât adlı eserinde (Süleymaniye Ktp., Lâleli, nr. 23) İbn Muhaysın’ı dördüncü imam olarak zikretmiştir. Günümüzde on dört kıraat denince akla gelen imamlardan biri de İbn Muhaysın olup Îżâḥu’r-rumûz ve miftâḥu’l-künûz adlı eserinde ortaya koyduğu on dörtlü sistem içinde on birinci imam olarak ona yer veren ilk müellifin İbnü’l-Kabâkıbî diye meşhur Muhammed b. Halîl el-Halebî (ö. 849/1445) olduğu anlaşılmaktadır (Kastallânî, I, 91). Halebî’yi Leṭâʾifü’l-işârât li-fünûni’l-ḳırâʾat adlı eseriyle Ahmed b. Muhammed el-Kastallânî, İtḥâfü fużalâʾi’l-beşer bi’l-ḳırâʾâti’l-erbaʿate ʿaşer adlı kitabıyla Ahmed b. Muhammed el-Bennâ takip etmiş, her iki müellif de on dört imamın kıraatine yer verdiği eserinde İbn Muhaysın’ı on birinci imam olarak zikretmiştir. Bennâ, eserine yazdığı mukaddimede aşere dışındaki kıraatlerin şâz sayıldığı ve bu tür kıraatleri okumanın haram olduğu hususunda cumhurun ittifakı bulunduğunu, ancak Kur’an olduğuna inanmamak şartıyla bazı şer‘î ve edebî meseleleri incelemek için bu kıraatlerin okunabileceğini ve kitaplarda yazılabileceğini söylemiştir. Zehebî de İbn Muhaysın’ın kıraati için şâz terimini kullanmıştır.
İbn Muhaysın’ın kıraatinde dikkati çeken bazı hususlar şunlardır: 1. İdgam uygulamalarında ifrata gidilmiştir. Meselâ ثَلَاثَةٌ انْتَهُوا (en-Nisâ 4/171) kelimelerinin okunuşunda birinci “tâ” ikinci “tâ”ya idgam edilerek ثَلَاثَةٌ اتَّهُوا, عَنِ الْأَنْفَالِ (el-Enfâl 8/1) sözünde ise birinci “nûn” “lâm”a idgam edilerek علنفال şeklinde bir kıraat tercih edilmiştir (İbn Hâleveyh, s. 29, 48; Bennâ, II, 76). 2. وَآتَيْتُمْ إِحْدَاهُنَّ (en-Nisâ 4/20), يَعِدُكُمُ اللهُ إِحْدَى (el-Enfâl 8/7) gibi örneklerde görülen إِحْدَى kelimesindeki hemzenin harekesi bir önceki harfe nakledilerek şu şekilde okunmuştur: يَعِدُكُمُ اللهِ احْدَى، وَآتَيْتُمِ احْدَاى (İbn Hâleveyh, s. 25, 49; Bennâ, I, 507; II, 76). 3. Harf-i ta‘riften önce gelen هذه işaret ismindeki ikinci “hâ” “yâ”ya tebdil edilmiş ve vasıl durumunda okuyuş -iki sâkinin yan yana bulunmasından dolayı- bu “yâ”nın da hazfiyle olmuştur: هذه القرية ← هذي القرية، هذه الشجرة ← هذي الشجرة gibi (Bennâ, I, 388).
İbnü’l-Cezerî, bunlardan daha önemli olarak İbn Muhaysın’ın kıraatinde mushafın hattına aykırı unsurlar bulunduğunu söylemiş ve bu yüzden söz konusu kıraatin meşhur kıraatler arasında yer alamadığını belirtmiştir. Hasan b. Ali el-Ahvâzî, Hasan-ı Basrî ile İbn Muhaysın’ın kıraatte ihtilâf ettikleri noktalar hakkında Rivâyetü’l-Ḥasani’l-Baṣrî ve Ebî ʿAbdillâh Muḥammed b. Muḥayṣın es-Sehmî (Ḳırâʾatü’l-Ḥasani’l-Baṣrî ve Yaʿḳūb) adıyla bir risâle yazmış olup bir nüshası Kudüs’te Mescid-i Aksâ Kütüphanesi’nde (nr. 70, vr. 1-15) bulunmaktadır (Hudar İbrâhim Selâme, I, 88). Eserin el-Fihrisü’ş-şâmil’de (I, 78) -Mescid-i Aksâ Kütüphanesi’ndeki aynı nüshaya atıfta bulunulmasına rağmen- Risâle fî ma’ḫtelefe fîhi Ebû ʿAbdillâh Muḥammed b. Muḥayṣın es-Sehmî ve Ebû ʿAmr b. el-ʿAlâʾ adıyla zikredilmesine bir anlam verilememiştir. Öte yandan Kastallânî’nin Leṭâʾifü’l-işârât’ında zikredilen (I, 91, 169) Müfredetü (Müfredâtü)’l-Ahvâzî ile Keşfü’ẓ-ẓunûn (II, 1322) ve Hediyyetü’l-ʿârifîn’de (I, 275) Ahvâzî’ye nisbet edilen Ḳırâʾatü İbn Muḥayṣın’ın, Ahvâzî’ye ait olup Köprülü Kütüphanesi’nde kayıtlı bulunan (Fâzıl Ahmed Paşa, nr. 31, vr. 84-95) Kitâb fîhi rivâyetü Ebî ʿAbdillâh Muḥammed b. Muḥayṣın adlı risâle ile aynı eser olduğu anlaşılmaktadır.
İbn Hibbân İbn Muhaysın’ın biyografisine Kitâbü’s̱-S̱iḳāt’ında yer vermiş, Zehebî hadiste rivayetlerinin alınmasında sakınca görmediğini belirtmiş (Mîzânü’l-iʿtidâl, III, 212), İbnü’l-Cezerî ise onu sika olarak değerlendirmiştir. İbn Muhaysın’ın rivayet ettiği bir hadis bazı sahih hadis kitaplarında yer almıştır (Müsned, II, 248; Müslim, “Birr”, 52; Tirmizî, “Tefsîrü’l-Ḳurʾân”, 4/24; Nesâî, VI, 328; ayrıca bk. Mizzî, XXI, 430-431). İbn Muhaysın’ın biyografisini incelerken ismini Muhammed olarak zikreden Ahmed Pâketçî, onun rivayet ettiği hadisin senedinde geçen Ebû Hafs Ömer b. Abdurrahman b. Muhaysın es-Sehmî ile Mekke kārii İbn Muhaysın’ın aynı kişi olmadığını zannetmiştir.
BİBLİYOGRAFYA
Müsned, II, 248.
Müslim, “Birr”, 52.
Tirmizî, “Tefsîrü’l-Ḳurʾân”, 4/24.
Zübeyrî, Nesebü Ḳureyş, s. 407.
Buhârî, et-Târîḫu’l-kebîr, VI, 173.
Nesâî, es-Sünenü’l-kübrâ (nşr. Abdülgaffâr Süleyman el-Bündârî – Seyyid Kesrevî Hasan), Beyrut 1411/1991, VI, 328.
İbn Mücâhid, Kitâbü’s-Sebʿa (nşr. Şevkī Dayf), Kahire 1972, s. 65-66.
İbn Ebû Hâtim, el-Cerḥ ve’t-taʿdîl, VI, 121.
İbn Hibbân, es̱-S̱iḳāt, VII, 178.
İbn Hâleveyh, Muḫtaṣar fî şevâẕẕi’l-Ḳurʾân (nşr. G. Bergsträsser), Dârülhicre 1934, bk. İndeks.
İbnü’n-Nedîm, el-Fihrist (Şüveymî), s. 151.
Enderâbî, Ḳırâʾâtü’l-ḳurrâʾi’l-maʿrûfîn (nşr. Ahmed Nusayyif el-Cenâbî), Beyrut 1407/1986, s. 28; ayrıca bk. neşredenin girişi, s. 75-76.
Mizzî, Tehẕîbü’l-Kemâl, XXI, 429-431.
Zehebî, Maʿrifetü’l-ḳurrâʾ (Altıkulaç), I, 221-223; ayrıca bk. neşredenin girişi, I, 32-35.
a.mlf., Târîḫu’l-İslâm: sene 121-140, s. 220-221.
a.mlf., Mîzânü’l-iʿtidâl, III, 212.
a.mlf., el-ʿİber, I, 121.
Safedî, el-Vâfî, III, 223.
İbnü’l-Cezerî, Ġāyetü’n-Nihâye, II, 167.
a.mlf., en-Neşr, I, 8, 83, 97.
İbn Hacer, Tehẕîbü’t-Tehẕîb, VII, 474-475.
Ahmed b. Muhammed el-Kastallânî, Leṭâʾifü’l-işârât (nşr. Âmir Seyyid Osman – Abdüssabûr Şâhin), Kahire 1392/1972, I, 91, 169.
Keşfü’ẓ-ẓunûn, II, 1322.
Ahmed b. Muhammed el-Bennâ, İtḥâfü fużalâʾi’l-beşer (nşr. Şa‘bân M. İsmâil), Beyrut 1407/1987, I, 71-72, 75, 76, 80, 121-122, 388, 507; II, 76.
Hediyyetü’l-ʿârifîn, I, 275.
Hudar İbrâhim Selâme, Fihrisü maḫṭûṭâti Mektebeti’l-Mescidi’l-Aḳṣâ, Kudüs 1401/1980, I, 88.
el-Fihrisü’ş-şâmil: ʿUlûmü’l-Ḳurʾân, maḫṭûṭâtü’l-ḳırâʾât (nşr. el-Mecmau’l-melekî), Amman 1407/1987, I, 78, 108-109.
Ahmed Pâketçî, “İbn Muḥayṣın”, DMBİ, IV, 589-590.