https://islamansiklopedisi.org.tr/huseyin-sah-argun
876’da (1471-72) veya 896’da (1491) Kandehar’da doğdu. Şah Hasan Argun ve Mirza Şah Hasan adlarıyla da anılır. Soyu Cengiz Han’a kadar ulaşmaktadır. Bâbürlüler Kandehar’ı ele geçirince Hüseyin Şah’ın babası Şah (Şah Şücâ) Bey İndus kıyısındaki Bakkar’ı başşehir yaptı (1522). Şah Bey’in 1524’te ölümü üzerine yerine daha önce Sultan Bâbür’ün hizmetine girmiş olan oğlu Hüseyin Şah geçti ve Bâbür adına hutbe okutarak bağlılığını bildirdi. Daha sonra hâkimiyetini tanımayan Câm Fîrûz üzerine yürüdü ve onu mağlûp ederek Tatta’yı ele geçirdi. Vekāyî‘de Hüseyin Şah’ın faaliyetlerinden sık sık bahsedilmektedir.
Mültan’daki Lengâh hânedanı Argunlular için tehlike arzetmekte ve zaman zaman Argunlu arazisine saldırmaktaydı. Mültan sıkı bir muhasaraya alındı ve uzun süren bir kuşatmadan sonra şehir zaptedildi (1526). Hüseyin Şah, kalenin idaresini güvenilir bir kimse olan Hâce Şemseddin Mâhûnî’ye bırakarak geri döndü. Daha sonra da Argunlular’a karşı hücum hazırlığı içinde olan Kutç hâkimi Rây Hangâr’a karşı sefere çıkarak onu da ağır bir bozguna uğrattı. Bu dönemde Bâbürlü Sultanı Hümâyun ile Delhi Sultanı Şîr Şah arasındaki mücadele Argun Hânedanı’nı da etkiledi. Şîr Şah karşısında mağlûp olan Hümâyun Sind’e sığındı, fakat Hüseyin Şah Şîr Şah’tan çekindiği için ona yardım edemedi. Hümâyun daha sonra Sind’e saldırıp Sihvân’ı kuşattı. Hüseyin Şah, Argun’un başarılı müdafaası karşısında hiçbir sonuç alamadan Cûn’a çekildi. Hüseyin Şah hayatının son yıllarında aklî dengesini kaybetti. Bunun üzerine devlet ileri gelenleri onu tahttan indirdiler ve yerine geçecek oğlu bulunmadığından aynı soya mensup Mirza Muhammed Îsâ Tarhan’ı sultan ilân ettiler (1554).
Osmanlı kaptan-ı deryâlarından Seydi Ali Reis Hint sahillerine yaptığı sefer sırasında fırtınaya tutulup Gucerât’a sığınmıştı. Geri dönüşü esnasında Hüseyin Şah tarafından huzura kabul edilmiş, ondan ilgi ve itibar görmüştür (Mir’âtü’l-memâlik [nşr. Ahmed Cevdet], s. 37).
el-Melikü’l-Müeyyed unvanıyla anılan Hüseyin Şah 12 Rebîülevvel 962’de (4 Şubat 1555) Alipoto köyünde öldü ve Tatta yakınında Maklî’de toprağa verildi. İki yıl sonra naaşı Sind’den alınarak Mekke’ye nakledildi ve Cennetü’l-muallâ’da babasının yanına defnedildi. Onun ölümüyle Argun hânedanı sona ermiş oldu. Hüseyin Şah ilimle de meşgul olup Muslihuddîn-i Lârî ve Şeyh Yûnus es-Semerkandî gibi âlimlerden ders okumuştu. İlim adamlarını sever, onlara ihsanda bulunurdu.
BİBLİYOGRAFYA
Bâbür, Vekāyi‘ (Arat), II, 238, 244, 253, 257, 262, 266, 267, 271, 273, 275-276, 374.
Seydi Ali Reis, Mir’âtü’l-memâlik (trc. A. Genceli), Tahran 2535 şş., s. 78-88; a.e. (nşr. Ahmed Cevdet), İstanbul 1313, s. 36-37.
Nizâmeddin Ahmed Herevî, Ṭabaḳāt-ı Ekberî (nşr. B. De), Kalküta 1935, III, 520, 541-544.
Gülbeden Begüm, Hümayunnâme (trc. Abdürrab Yelgar – Eymen Manyas), Ankara 1944, s. 51, 72-73, 80-81, 82-84, 87, 89, 99, 170-171, 173-174, 178, 184, 196, 211.
Mîr Muhammed Ma‘sûm, Târîḫ-i Maʿṣûmî (nşr. U. M. Duodpota), Poona 1938, s. 144-184.
Abdülkādir el-Bedâûnî, Münteḫabü’t-tevârîḫ, Kalküta 1886, I, 436-442.
Abdülhay el-Hasenî, Nüzhetü’l-ḫavâṭır, IV, 92-93.
C. Collin Davies, “Arg̲h̲ūn”, EI2 (İng.), I, 627-628.
A. S. Bazmee Ansari, “Ḥusayn S̲h̲āh Arg̲h̲ūn”, a.e., III, 632-633.
Abdülkerim Özaydın, “Argun”, DİA, III, 357.