https://islamansiklopedisi.org.tr/ebu-muti-el-belhi
Hayatı hakkında yeterli bilgi yoktur. Âmâ olduğu ve Belh’te doğup büyüdüğü rivayet edilir. Oğlu onun seksen dört yaşlarında iken Belh’te vefat ettiğini söylediğine göre 115 (733) yılı civarında doğmuş olmalıdır. Dedesinin adı bazı kaynaklarda Müslim ve Seleme şeklinde de kaydedilmiştir. Bilgisini geliştirmek ve devrin önde gelen âlimleriyle görüşmek üzere birkaç defa Bağdat’a gitti ve orada hadis rivayet etti. Ayrıca onun, İslâm hukuk ekollerinin mümessilleri olan Kûfe ve Medine âlimlerinden hadis rivayet ettiği dikkate alınırsa Kûfe ve Hicaz gibi ilim merkezlerine de seyahatlerde bulunduğu söylenebilir.
Hadis ilminde geniş bilgiye sahip olan Ebû Mutî‘, Ebû Hanîfe, Abdullah b. Avn, İbn Cüreyc, İbn Ebû Arûbe, Abbâd b. Kesîr, Süfyân es-Sevrî, Mâlik b. Enes ve İsrâil b. Yûnus gibi âlimlerden hadis rivayet etmiş, kendisinden de Ahmed b. Menî‘, Hallâd b. Eslem es-Saffâr, Hişâm b. Ubeydullah er-Râzî ve Horasanlı birçok âlim rivayette bulunmuştur. Yaşadığı dönemde Horasan halkının onun ilim meclislerine büyük ilgi gösterdiği rivayet edilmektedir.
Ebû Mutî‘ on altı yıl kadar Belh kadılığı yapmıştır. Çağdaşları onun re’y ve kıyas metodunu iyi bildiğini, allâme unvanına lâyık, zühd ve takvâ sahibi bir fakih olduğunu ifade ederler. Zühdü, takvâsı ve geniş bilgisi sebebiyle İbnü’l-Mübârek kendisine büyük saygı gösterirdi. Ebû Dâvûd’un nakline göre Belhî, “emir bi’l-ma‘rûf nehiy ani’l-münker” ilkesine sıkı sıkıya bağlı, din gayreti olan muhtesiplerin başında yer alır.
Yahyâ b. Maîn, Ahmed b. Hanbel, Buhârî, Ebû Dâvûd, Nesâî, İbn Hibbân ve İbn Adî gibi ünlü hadisçiler Ebû Mutî‘in hadis alanında zayıf olduğunu kabul etmişlerdir. Ahmed b. Hanbel kendisinden rivayette bulunmamak gerektiğini belirtmiş, Ebû Dâvûd da onun Cehmiyye’den olduğunu ileri sürerek rivayet ettiği hadislerin makbul sayılmadığını söylemiştir. Ukaylî ise Ebû Mutî‘in hadis rivayeti yönünden makbul bir Mürcie mensubu olmasına rağmen hadisçilerin kendisinden rivayette bulunmadıklarını kaydeder. Ebû Hâtim er-Râzî, Cûzekānî ve Zehebî onun hadis uyduran bir yalancı olduğunu ileri sürerlerse de bu iddialarını ispat edecek herhangi bir delil göstermezler. Şüphe yok ki Ebû Mutî‘in Cehmiyye’ye nisbet edilmesi ve hadis rivayetinin makbul sayılmaması, Ebû Hanîfe gibi fıkıhta kıyasa, akîdede aklî yorumlara önem veren bir ilim adamı olmasından kaynaklanmıştır. Nitekim bu tür suçlamalara Ahmed b. Hanbel’in değerlendirmelerinde sık sık rastlamak mümkündür (bk. İbn Ebû Ya‘lâ, I, 47, 120-121, 168, 342-344; II, 35, 36). Mürcie’ye nisbet edilmesi de Hâricîler’le Mu‘tezile’nin bütün Ehl-i sünnet’i Mürcie’den kabul etmeleri anlayışına bağlıdır.
Ebû Mutî‘in hadisçiliği konusunda tenkit açısından da olsa bazı bilgilerin mevcudiyetine rağmen fıkıhtaki yeriyle ilgili fazla bir şey bilinmemektedir. Kureşî onu Ebû Hanîfe’nin yakın talebesi (sâhibü’l-imâm) olarak kaydettikten sonra yaşadığı dönemde ülkesindeki fakihlerin kendisinden ders aldığını söyler (el-Cevâhirü’l-muḍıyye, II, 266). Ebû Mutî‘in Hanefî fıkhı alanındaki bu yaygın müderrisliği ve on altı yıl süren kadılığı göz önünde bulundurulduğu takdirde muhaddisler tarafından hakkında yapılan değerlendirmelerin büyük çapta mezhep ve anlayış farkından kaynaklandığı anlaşılır.
Ebû Mutî‘ el-Belhî 12 Cemâziyelevvel 199 (29 Aralık 814) tarihinde Belh’te vefat etti. J. Schacht’ın onun 183’te (799) öldüğünü söylemesi (EI2 [Fr.], I, 127) hata olarak kabul edilmelidir.
Kaynaklarda Ebû Mutî‘in eserlerine dair bilgi yoktur. Zehebî onun el-Fıḳhü’l-ekber adlı bir eseri bulunduğunu söylüyorsa da (el-ʿUlüv li’l-ʿaliyyi’l-ġaffâr, s. 101) bu doğru değildir. Zira el-Fıḳhü’l-ekber’in Ebû Hanîfe’ye ait olduğu bilinmektedir. Ebû Hanîfe’den intikal eden beş akaid risâlesi üzerine en geniş çalışmayı yapan Beyâzîzâde Ahmed Efendi, Ebû Mutî‘i bu risâlelerin râvileri arasında zikrettikten başka bunları kendisinden rivayet edenlerin isimlerini de kaydetmiştir (İşârâtü’l-merâm, s. 21-22, 23). Çeşitli kaynakların Ebû Mutî‘ el-Belhî’yi el-Fıḳhü’l-ekber ile el-ʿÂlim ve’l-müteʿallim’in râvisi olarak kaydetmesinin yanında (meselâ bk. Zâhid Kevserî, s. 6) bu eserlere ait yazma nüshaların mukaddimelerinde de aynı isim râvi olarak yer almaktadır.
BİBLİYOGRAFYA
Ebû Hanîfe, el-Fıḳhü’l-ebsaṭ, Süleymaniye Ktp., Karaçelebizâde, nr. 357, vr. 24a.
İbn Sa‘d, eṭ-Ṭabaḳāt, VII, 374.
İbn Ebû Hâtim, el-Cerḥ ve’t-taʿdîl, III, 121-122.
İbn Adî, el-Kâmil, II, 631-632.
Hatîb, Târîḫu Baġdâd, VIII, 223-225.
İbn Ebû Ya‘lâ, Ṭabaḳātü’l-Ḥanâbile, I, 47, 120-121, 168, 342-344; II, 35, 36.
Zehebî, Mîzânü’l-iʿtidâl, I, 574-575.
a.mlf., el-ʿİber, Küveyt 1960, I, 330.
a.mlf., el-ʿUlüv li’l-ʿaliyyi’l-ġaffâr (nşr. Abdurrahman M. Osman), Kahire 1388/1968, s. 101.
Kureşî, el-Cevâhirü’l-muḍıyye, Haydarâbâd 1332/1913, II, 265-266.
İbn Hacer, Lisânü’l-Mîzân, II, 334-336.
İbnü’l-İmâd, Şeẕerât, I, 357.
Beyâzîzâde, İşârâtü’l-merâm, s. 21-22, 23; ayrıca bk. M. Zâhid Kevserî’nin mukaddimesi, s. 6.
Leknevî, el-Fevâʾidü’l-behiyye, s. 68-69.
Sezgin, GAS, I, 414.
J. Schacht, “An Early Murci’ite Treatise The Kitāb al-Ālim va’l-mutaʿallim”, Oriens, XVII (1964), s. 98.
a.mlf., “Abū Hanîfa”, EI2 (Fr.), I, 127.
L. A. Giffen, “Abū Moṭīʿ al-Balḵī”, EIr., I, 344-345.