https://islamansiklopedisi.org.tr/cihan-begum
9 Haziran 1861 tarihinde Hindistan’ın Bopal (Bhopal) şehrinde doğdu. Annesi Bopal nevvâbesi Şah Cihan Begüm, babası Bahşı Bâkî Muhammed Han’dır. Mevlânâ Cemâleddin el-Vezîr ve Müftü Eyyûb b. Kamerüddin’den çeşitli dersler okudu. Anneannesi İskender Begüm’den de devlet yönetimiyle ilgili konularda bilgi edindi. Ayrıca hat dersleri aldı ve Farsça öğrendi. 1875’te Emîr Ahmed Ali Han ile evlendi. Bu evlilikten 1876’da Muhammed Nasrullah Han, 1877’de Hâfız Ubeydullah Han ve 1894’te Muhammed Hamîdullah Han adlarında üç oğlu oldu.
Annesi Şah Cihan Begüm’ün 16 Haziran 1901’de vefatı üzerine onun Lord Canning ile yaptığı anlaşma gereğince Cihan Begüm “sultan” unvanıyla tahta geçti. Ancak 1902’de kocası ölünce pek çok problemle karşı karşıya kaldı. Bu arada boşalan devlet hazinesine gelir yolları aradı. Büyük oğlu Muhammed Nasrullah Han’ın yardımlarıyla ülke idaresinde ve hukuk sisteminde reformlar yaptı. 1903’te hacca gitti. Cihan Begüm 1908’den önce İstanbul’a gidip Osmanlı Sultanı II. Abdülhamid ile görüştüğü gibi oğulları Hamîdullah Han ve Ubeydullah Han ile 1911’de tekrar İstanbul’a gitti ve Sultan Reşad tarafından kabul edildi. Fakat bu görüşmeler dost ziyaretinden öteye geçmedi. Aynı yıl İngiltere Kralı V. George’un taç giyme törenine katılmak için Londra’ya giden Cihan Begüm, I. Dünya Savaşı’nda İngiliz hükümetine bağlı kaldı ve İngiliz ordusuna katılmak üzere bir bölük gönderdi. 1924 yılında iki oğlunun ansızın ölümü üzerine ülkede çıkan karışıklıkları bastırmayı başardı. 1925’te oğlu Muhammed Hamîdullah Han ile tekrar İngiltere’ye gitti. Memleketine dönünce İngiliz hükümetinden aldığı muvafakatle 1926’da oğlu lehine tahttan çekildi. Bibiya Begüm olarak da bilinen Cihan Begüm 12 Nisan 1930’da vefat etti.
Ülkesini iyi idare eden Cihan Begüm’ün dönemi bir refah devri olarak anılır. Bopal şehrinin yol yapımı ve ışıklandırılması gibi imar hizmetlerinde bulundu. Sanayi ve tarımın gelişmesi için çalıştı. Ülkenin tamamen İngilizler’in eline geçmesini önlemek için akıllı bir siyaset takip etti. Kadınların eğitimi üzerinde titizlikle durdu ve onları bu konuda teşvik etti. Kadınlar tarafından kurulan All-India Women’s Association’ın Bopal’deki ilk toplantısına bizzat katıldı. Eğitim faaliyetlerinden dolayı Aligarh Üniversitesi’nin idarî kademesine seçilen tek kadın oldu. Bu üniversiteden başka Dârülmusannifîn ve Encümen-i Terakkî-i Urdu gibi kuruluşları maddî açıdan destekledi. Cihan Begüm medenî, titiz bir müslüman hanım olarak yaşamış ve her yere millî kıyafetiyle gitmiştir.
Torunu Prenses Âbide Sultan’ın verdiği bilgiye göre Cihan Begüm, başta Şiblî Nu‘mânî’nin Asr-ı Saâdet adlı kitabı olmak üzere elliden fazla eserin basılması için maddî destek sağlamış, bu arada kendisi de bazı eserler kaleme almıştır. 1. al-Hicab or Why Purdah is Necessary (Calcutta 1922). Bu eserde örtünmenin önemini anlatmıştır. 2. Ḥayât-ı Şâh Cihânî. Gençlik yıllarını ve annesiyle olan münasebetlerini anlattığı bir eser olup B. Ghosal tarafından yapılan İngilizce tercümesiyle birlikte yayımlanmıştır (Bombay 1926). Ayrıca Cihan Begüm’ün hâtıraları An Account of my Life adıyla C. H. Payne (I, London 1910) ve Abdüssamed Han (II, Bombay 1922) tarafından İngilizce’ye çevrilerek neşredilmiştir.
BİBLİYOGRAFYA
Cihan Begüm, An Account of my Life, I (trc. C. H. Payne), London 1910; II (trc. Abdüssamed Han), Bombay 1922.
Who’s Who, London 1913, s. 167.
Halid Ziya Uşaklıgil, Saray ve Ötesi, İstanbul 1941, III, 76-77.
Ömer Rızâ Kehhâle, Aʿlâmü’n-nisâʾ, Dımaşk 1377/1958, I, 219-220.
Bahriye Üçok, “Hindistan’da Bhopal Devleti’nde Bir Nâibe ve Üç Kadın Hükümdar”, TTK Bildiriler, VII (1972), I, 446-450.
Kabir Kausar – Inamul Kabir, Biographical Dictionary of Prominent Muslim Ladies, New Delhi 1982, s. 344-345.
D. Menant, “Quelques pages de l’histoire du Bhopal”, RMM, sy. 15 (1911), s. 229.
Mankaryos es-Sadefî, “el-Melikât fi’l-İslâm”, el-Muḳteṭaf, LVII, Kahire 1920, s. 190-191.
Abidaa Sultaan, “The Begums of Bhopal”, History Today, XXX, London 1980, s. 30-35.
A. S. Bazmee Ansari, “Bhopal”, EI2 (İng.), I, 1196.
Abdülhay el-Hasenî, Nüzhetü’l-ḫavâṭır, VIII, 173.